Celal Çay Kimdir?
Mersin’in Erdemli ilçesinde yörük bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Eğriçayır Yaylasında kovanların arasında büyüdü. Liseye kadar eğitimini Erdemli’de tamamladı. Daha sonra İstanbul’a üniversite okumak için geldi. İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşa Mühendisliği 2003 yılı mezunu Celal Çay, mühendislik eğitimini İngilizce aldığı için bir yıl hazırlık okuyup İngilizce öğrendi. 14 yıl denizcilik sektöründe çalıştı.
Birkaç yıl tersanelerde çalıştıktan sonra gemilerde kaptan ve çarkçı başlarına eğitim vermek için seyahat etmeye başladı. Bu şekilde 4 yıl çalışarak farklı kültürleri tanıma fırsatı buldu, yaklaşık 40 ülkeye seyahat etti.
Celal Çay "En çok yaptığım şey gezmiş olduğum ülkelerin market raflarına bakmaktı. Balları nasıl sunuyorlar diye özellikle bakıyordum. Mesela Türkiye’de o dönemde çok klasik kavanozlar vardı ama yabancı ülkelerde balları çok farklı şekilde sunuyorlardı. Biz de aynısını yapabiliriz diye düşünüyordum. Ailemin işletmesi olan balcılığı ve arı ürünleri üretimini tüketicilere farklı şekilde sunabiliriz diye düşünüyordum ve bilgi topluyordum. Bizim ürettiğimiz bal da aynı yeri hak ediyordu. Fakat bu konuda hiçbir çalışma yapılmadığını bunun da sebebinin tarımda eğitimli kişilerin çalışmamasından kaynaklandığını gördüm."
Dedelerinin üretmiş olduğu bu kıymetli balı tüm dünyaya tanıtması gerektiğini düşünen Celal Çay kendini şu sözlerle anlatmaya devam ediyor. ‘’Üzerime düşen bir misyon gibi algılıyordum bunu. Marka yaratmanın ne olduğu, nasıl olması gerektiği yönündeki bütün dökümanlar benim ilgimi çekiyordu. Altından daha değerli kıymetli bir ürünü nasıl sunabilirim insanlara ve bunun kıymeti nasıl anlaşılır diye çok düşündüm. Dünya Arıcılık Örgütü diye bir örgüt olduğunu ve bunun her iki yılda bir farklı kıtada toplandığını ve bunun bir bal yarışması olduğunu öğrendim. ’’
Celal Çay Eğriçayır Yaylası’nda 300 yıllık aile geleneği olan bal üretimini 3.kuşağı olarak sürdürmeye devam ediyor.
Birkaç yıl tersanelerde çalıştıktan sonra gemilerde kaptan ve çarkçı başlarına eğitim vermek için seyahat etmeye başladı. Bu şekilde 4 yıl çalışarak farklı kültürleri tanıma fırsatı buldu, yaklaşık 40 ülkeye seyahat etti.
Celal Çay "En çok yaptığım şey gezmiş olduğum ülkelerin market raflarına bakmaktı. Balları nasıl sunuyorlar diye özellikle bakıyordum. Mesela Türkiye’de o dönemde çok klasik kavanozlar vardı ama yabancı ülkelerde balları çok farklı şekilde sunuyorlardı. Biz de aynısını yapabiliriz diye düşünüyordum. Ailemin işletmesi olan balcılığı ve arı ürünleri üretimini tüketicilere farklı şekilde sunabiliriz diye düşünüyordum ve bilgi topluyordum. Bizim ürettiğimiz bal da aynı yeri hak ediyordu. Fakat bu konuda hiçbir çalışma yapılmadığını bunun da sebebinin tarımda eğitimli kişilerin çalışmamasından kaynaklandığını gördüm."
Dedelerinin üretmiş olduğu bu kıymetli balı tüm dünyaya tanıtması gerektiğini düşünen Celal Çay kendini şu sözlerle anlatmaya devam ediyor. ‘’Üzerime düşen bir misyon gibi algılıyordum bunu. Marka yaratmanın ne olduğu, nasıl olması gerektiği yönündeki bütün dökümanlar benim ilgimi çekiyordu. Altından daha değerli kıymetli bir ürünü nasıl sunabilirim insanlara ve bunun kıymeti nasıl anlaşılır diye çok düşündüm. Dünya Arıcılık Örgütü diye bir örgüt olduğunu ve bunun her iki yılda bir farklı kıtada toplandığını ve bunun bir bal yarışması olduğunu öğrendim. ’’
Celal Çay Eğriçayır Yaylası’nda 300 yıllık aile geleneği olan bal üretimini 3.kuşağı olarak sürdürmeye devam ediyor.
Mühendislik Bilgisinin Sektöre Katkıları
2009 yılında Fransa’da Dünya Arıcılık Kongresine katılan Celal Çay bölgede bal üreten firmaları gezme fırsatı buldu. Buradaki bal dolum tesislerini gördüğünde aslında bu işin 70- 80 metre kare kapalı alanlarda çok basit makinalarla yapılabileceğini görerek örnek aldı. Aslında bu işlem için milyar dolarlık bütçelere ihtiyaç olmadığını anladı. Bu işlemin daha küçük alanlarda da paketlenebileceğini öngördü. Ardından eşiyle beraber ailesinin üretmiş olduğu balları paketlemeye başladı. Bu şekilde markanın İstanbul ve Türkiye serüveni başladı.
Zamanla kendi kovan sayılarını arttırdılar. Önündeki bu süreçte kovan sayısını 5000’e çıkarmayı hedefledi. Bu süreci en iyi şekilde yönetmek için Sözleşmeli Üretim yani KONAR denilen sistemi oluşturdu.
Mühendisliğin vermiş olduğu çok yönlü düşünme disipliniyle sadece bal üretmekle kalmadık. Diğer arı ürünlerini de üretmeye başladık. Yurt dışında gördüğümüz işletmelerden örnek aldık. Ülkemizde bal dışında polen, propolis, arı sütüyle çeşitlendirdik. Arının sadece balını tüketicilerimize sunmadık ve kozmetik ürünler de ürettik.
Daha sonra bu arıcılık örgütünün peşini bırakmadık. Ukrayna’da toplandık. Gümüş madalya aldık. 2017’de İstanbul’ da altın madalya aldık. 2019 yılında ise Kanada’nın Montreal kentinde Dünyanın En İyi Balı kupasını ülkemize getirmenin mutluluğunu yaşadık. Kanada’da bir başka kıtada bu ödülü alıp ülkemize getirmek bizi çok gururlandırdı.
Ainstein’ ın bir sözü var. Arılar yaşamazsa insanoğlu 4 yıl daha yaşar sonra insan da ölür diye.
Bu süreçte önce ben arılara çok teşekkür etmek isterim, çünkü onların üretmiş olduğu ürünlerle biz "Dünyanın En İyi Balı" kupasını alma mutluluğu yaşadık. Arılardan sonra eşime çok teşekkür etmek isterim çünkü bu aile işletmesinde getirdiğimiz noktada eşime çok şey borçluyum.
Bence başarılı olmanın sırrı yaptığınız işe inanmanız…
Eğriçayır'ın Aldığı Ödüller
- 2022 Apimondia İstanbul - 2 Gümüş ve 2 Bronz Madalya
- 2019 Apimondia Montreal - Altın Madalya
- 2017 Apimondia İstanbul - Altın Madalya
- 2015 BiolMiel İtalya - Altın Madalya
- 2014 BiolMiel İtalya - Altın Madalya
- 2013 Apimondia Ukrayna - Gümüş Madalya
- 2013 BiolMiel İtalya - Gümüş Madalya
- 2011 Apimedica Slovenya - Gümüş Madalya
- 2009 Apimondia Fransa Bronz Madalya